Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.
- I had to postpone my appointment.
Yağmur yüzünden oyunu ertelemek zorunda kaldık.
- We had to postpone the game due to rain.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.
- We should probably postpone the competition.
Tom ve Mary bir hafta süreyle partiyi erteleme kararı aldı.
- Tom and Mary agreed to postpone the party for a week.