Thanks for saving my hide.
- Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
Mary had a little lamb whose fleece was white as snow.
- Mary'nin postu kar gibi beyaz olan küçük bir kuzusu vardı.
Mail items posted before 7.00pm within the Central Business District and before 5.00pm outside the Central Business District will be delivered the next working day.
sent via post; parcel post''.
He prided himself on looking neat even when he was riding post.
Since Jim was new to the game, he had to post $4 in order to receive a hand.
Lew reckons he had three options for the cash-cow which was Premier post the Coles sale.
I couldn't figure it out so I posted a question on Usenet.
Post no bills.
Mektubu postalamak için postaneye gitti.
- He went to the post office to mail the letter.
Tom bir mektup postalamak için postaneye gitti.
- Tom went to the post office to mail a letter.
Bu bir postane, şu ise bir bankadır.
- This is a post office and that is a bank.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please remember to post the letters.
Mary ilk çocuğunun doğumundan sonra şiddetli bir doğum sonrası depresyon geçirdi.
- Mary suffered from severe postnatal depression after the birth of her first child.
Tom savaş sonrası kuşağa aitti.
- Tom belongs to the postwar generation.
Bu kitap, ölümünden sonra yayımlandı.
- The book was published posthumously.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
- Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Köprü on kolonla destekleniyor.
- The bridge is supported by 10 posts.
Başını bir sütuna çarptı.
- He bumped his head against a post.
Her sabah postacı mektupları dağıtır.
- The postman delivers letters every morning.
Yarın mektupları postalamayı unutma.
- Remember to post the letters tomorrow.
Postane kolejden uzak değildir.
- The post office is not far from your college.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Pazar günü posta hizmeti var mı?
- Is there postal service on Sunday?
Bu ülkede posta hizmeti hızlı değildir.
- The postal service in this country isn't fast.
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
- He resigned his post on account of illness.
İşte, şimdi cümlen gelecek kuşaklara bırakıldı!
- Here, your sentence is now consigned to posterity!
Tom işleri her zaman erteliyor.
- Tom is always postponing things.
Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- Please don't forget to post this letter.
Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- Please remember to post this letter.
post game - oyun sonarsı.
Postane, şehrin merkezinde yer almaktadır.
- The post office is located in the center of the town.
Doğrudan eve gelme yerine uzun bir yol yürüdüm ve postanenin yanında durdum.
- Instead of coming directly home, I took the long way and stopped by the post office.
Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.
- He postponed leaving for Hokkaido until next month.
Lütfen bu mektubu bir sonraki postane gezinizde postalayın.
- Please mail this letter on your next trip to the post office.