Bu nasıl mümkün olabilir?
- How is this possible?
Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
Onun yalan söylüyor olması mümkündür.
- It is possible that he is telling a lie.
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
- All of us want to live as long as possible.
Biraz yardım almadan bunu başarmanın olanaklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think it's possible to do this without some help.
Herkesi memnun etmek olanaklı değildir.
- It's not possible to please everyone.
Onun, o çocukken buraya gelmiş olması muhtemel.
- It is possible that he came here when he was a child.
Jack'ın dışında muhtemelen hepimiz kötü yüzücüyüz.
- We are all poor swimmers with the possible exception of Jack.
Bu mümkün, ama olası değildir.
- It's possible, but not probable.
Tom ve Mary kendi sorunlarına olası bir çözüm ile geldiler.
- Tom and Mary came up with a possible solution to their problem.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
algılama olmadan yaratmak imkansızdır.
- It is not possible to conceive without perceiving.
Çocuğun nehri yüzerek geçmesi imkansızdı.
- It wasn't possible for the boy to swim across the river.
Fabrikayı kapatmak zorunda olmayacağımıza dair bir olasılık var.
- There is a possibility that we won't have to shut down the factory.
Tom'un tutuklanacağına dair küçük bir olasılık var.
- There's a small possibility that Tom will be arrested.
Tom oğlunun hâlâ canlı olduğu ihtimalini gözardı etmeyi reddetti.
- Tom refused to rule out the possibility that his son was still alive.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
- Is there any possibility that he'll win the election?
Tom, şartlı tahliye imkanı olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi.
- Tom has been sentenced to life in prison without the possibility of parole.
Söylediği muhtemelen doğru olabilirdi.
- What he said could possibly be true.
Muhtemelen cevabı biliyor olabilir.
- She might possibly know the answer.
Mümkünse yarına kadar bu işi yap.
- Do this work by tomorrow if possible.
Eğer mümkünse seni görmek istiyorum.
- I'd like to see you if possible.
Eğer mümkünse seni görmek istiyorum.
- I'd like to see you if possible.
Eğer mümkünse onu görmek istiyorum.
- If possible, I'd like to see him.
Ben belki size yardımcı olamam.
- I cannot possibly help you.
Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
- The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
Bir an önce Tom'a söylemelisin.
- You should tell Tom as soon as possible.
Jones and Smith are both possible for the opening in sales.
It's not just possible, it's probable.
Jones is a possible for the new opening in sales.
I couldn't possibly cheat on my wife.
This rare and possibly unique specimen must be conserved.
No decent human being could possibly believe this.
- No decent human being could possibly think this.
Tom might possibly be mad.
- Tom might possibly be angry.
... So, all of this is possible. Now, in order for us to do it, we do have to close our deficit, ...
... thing. And that is parents. We need moms and dads, helping to raise kids. Wherever possible ...