The earth is the shape of an orange.
- Dünya portakal şeklindedir.
She wrung the juice from a lot of oranges.
- Birçok portakalın suyunu sıktı.
An orange tree provides an orange.
- Bir portakal ağacı portakal sağlar.
We have an orange tree.
- Bir portakal ağacımız var.
Tom was wearing an orange prison jumpsuit.
- Tom portakal rengi bir cezaevi tulumu giyiyor.
She's wearing an orange dress.
- Portakal rengi bir elbise giyiyor.
Yes, orange juice please, says Mike.
- Evet, portakal suyu lütfen, diyor Mark.
Mother bought two bottles of orange juice.
- Anne iki şişe portakal suyu aldı.