Film ona büyük popülerlik kazandırdı.
- The movie gained her great popularity.
Popülerlik başını döndürdü.
- The popularity turned her head.
Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
- The city is gaining popularity as a major tourist destination.
Aktör, popülaritesinin doruğunda öldü.
- The actor died at the height of his popularity.
Tatoebanın popülaritesi kurulduğu günden beri katlanarak artmaktadır.
- Tatoeba's popularity has been growing exponentially since the day of its inception.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Şarkıcı genç insanlar arasında popülerdir.
- The singer is popular among young people.
Lorelei bir popüler Alman halk şarkısıdır.
- Die Lorelei is a popular German folk song.
1960'larda halk müziği çok popülerdi.
- In the 1960s, folk music was very popular.
O genel okuyucular arasında popüler.
- He is popular among general readers.
Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.
- As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music.
Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok yaygındır.
- Shark fin soup is very popular in China.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.
- Handball is a very popular sport in Denmark.
Orası sevilen bir turistik yerdir.
- It is a popular tourist destination.
The commonly held in popular estimation are greatest at a distance. - John Henry Newman.
Walls are very big these days.
- Walls are very popular these days.
It's very big these days.
- It's very popular these days.
... popularity of the game. ...