Tom gölete bir taş attı.
- Tom threw a rock into the pond.
Gölette neredeyse hiç su yok.
- There's almost no water left in the pond.
Gölet üç metre derinliğindedir.
- The pond is 3 meters deep.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Bir Japon bahçesi genellikle içinde bir havuza sahiptir.
- A Japanese garden usually has a pond in it.
Havuzun etrafında bir sürü ağaç var.
- There are a lot of trees around the pond.