Gümüş eşyaları cilalı tutmazsan parlaklığını kaybederler.
- If you don't keep the silverware polished, it'll lose its luster.
Japonlar ne zaman parlatılmış pirinç yemeye başladılar?
- When did the Japanese start eating polished rice?
Yardımcısı ayakkabılarını parlattı.
- His assistant polished his shoes.
Bu yüzükteki elmas parlatılır.
- The diamond in this ring is polished.
Gümüş eşyaları cilalı tutmazsan parlaklığını kaybederler.
- If you don't keep the silverware polished, it'll lose its luster.
Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.
- My father polished his car till it shone.
Ben Tom'un ayakkabılarını onun için cilaladım.
- I polished Tom's shoes for him.
Ayakkabılarım cilalanmalı.
- My shoes need polishing.
Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.
- They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge.
Tom ayakkabılarını cilalamak istedi.
- Tom wanted to polish his shoes.
Derdimi anlatabilecek kadar Lehçe konuşurum.
- I speak a little Polish, just enough to make myself understood.
Rusça, Lehçe, Çekçe ve Bulgarca gibi dillerin ortak Slav kökenleri vardır.
- Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır.
- Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.
Hem Polonyalı hem de Norveçliyim, bu yüzden seçemem.
- I'm both Polish and Norwegian, so I can't choose.
Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.
- There's no way to polish a hedgehog.
Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.
- Tom asked me to polish his shoes.
Gümüş eşyaları cilalı tutmazsan parlaklığını kaybederler.
- If you don't keep the silverware polished, it'll lose its luster.
Bu yüzükteki elmas parlatılır.
- The diamond in this ring is polished.
Zemini ve mobilyayı parlattım.
- I polished up the floor and furniture.
Partiye gitmeden önce ayakkabılarını cilalamalısın.
- You should polish your shoes before you go to the party.
Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını cilalamayı unutma.
- Don't forget to polish your shoes before you go out!
Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.
- Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
Polonyalı bir bayanla evlendim.
- I am married to a Polish woman.
a polished performance.
polished shoes.
He polished up the chrome until it gleamed.
The lecturer showed a lot of polish at his last talk.
A good silver polish will remove tarnish easily.
The floor was waxed to a high polish.