The policeman spoke to a man on the street.
- Polis bir adamla sokakta konuştu.
Hiding from the police, Dima spent the night in a dumpster.
- Polisten gizlenerek, Dima geceyi bir çöplükte geçirdi.
I asked a policeman for directions.
- Polise yol tarifi sordum.
The policeman spoke to a man on the street.
- Polis bir adamla sokakta konuştu.
The cops know who Tom is.
- Polisler Tom'un kim olduğunu biliyor.
Don't tell Tom you're a cop.
- Bir polis memuru olduğunu Tom'a söyleme.
Five out of ten drivers a traffic cop has to deal with on New Year's Eve night are drunk.
- Bir trafik polisinin yılbaşı gecesi uğraşmak zorunda kaldığı her on sürücüden beşi alkollüdür.
Five out of ten drivers a traffic cop has to deal with on New Year's Eve night are drunk.
- Bir trafik polisinin yılbaşı gecesinde muhatap olduğu her on sürücüden beşi sarhoştur.
A police officer is talking to her.
- Bir polis memuru onunla konuşuyor.
Police officers wear blue uniforms.
- Polis memurları mavi üniforma giyer.
Two policemen arrested a burglar. They caught him sneaking into Mrs. Miller's.
- İki polis bir hırsız tutukladı. Onlar onu Bayan Miller'in evine gizlice girerken yakaladı.
Not all policemen are brave.
- Tüm polisler cesur değildir.
All the police cars were equipped with bulletproof glass.
- Tüm polis arabaları kurşun geçirmez cam ile donatılmış.
The police officer wore a bulletproof vest.
- Polis memuru bir kurşun geçirmez yelek giydi.
The policewoman directed traffic.
- Kadın polis trafiği yönetti.
The patrolman motioned me to pull over.
- Kenara çekilmem için polis bana işaret etti.