English - Turkish
Definition of policies favouring reform and progress especially in government and economics in English Turkish dictionary
- liberal
- (Politika, Siyaset) alicenap
- liberal
- liberalizm
Ben liberalizmin hayranım.
-I'm a fan of liberalism.
Ben liberalizme inanmıyorum.
-I do not believe in liberalism.
- liberal
- (Ticaret) özgürlükçü
Senatör Kerry bir özgürlükçü olarak kabul edildi.
-Senator Kerry was considered a liberal.
Genç insanların özgürlükçü görüşünü al.
-Take a liberal view of young people.
- liberal
- geniş görüşlü
- liberal
- erkinci
- liberal
- cömert
O parası ile cömerttir ve bir sürü hediyeler alır.
-He is liberal with his money and buys a lot of presents.
- liberal
- {i} özgürlükçü kimse
- liberal
- {s} açık fikirli, geniş gönüllü
- liberal
- mükrim
- liberal
- açık fikirli,liberal
- liberal
- liberal arts fen veya tarih ve felsefe gibi yüksek ilimler
- liberal
- {s} bol
- liberal
- {s} serbest fikirli
- liberal
- {s} özgür düşünceli
- liberal
- {i} liberal
- liberal
- {s} serbest
Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.
-It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.
- liberal
- serbest düşünceli
- liberal
- hür fikirli parti azası
Related Terms
English - English
Definition of policies favouring reform and progress especially in government and economics in English English dictionary
- liberal
policies favouring reform and progress especially in government and economics
Hyphenation
policies favouring re·form and prog·ress es·pe·cial·ly in gov·ern·ment and e·co·nom·icsPronunciation
Resimler
History
Favorites