Biz bir zamanlar düşmandık fakat baltayı gömdük ve şimdi birbirimizle dostane şartlardayız.
- At one time we were enemies, but we've buried the hatchet and we are now on friendly terms with each other.
Sözleşme şartlarına göre, ödemenizin vadesi 31 Mayısta idi.
- According to the terms of the contract, your payment was due on May 31st.
Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.
- I hear you're on bad terms with Owen.
Tom'un Mary ile arası iyidir.
- Tom is on good terms with Mary.
Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.
- I'll agree to the terms if you lower the price.
Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
Kullanım koşulları haber verilmeksizin değiştirilebilir.
- Terms of use may be changed without notice.