plural of person

listen to the pronunciation of plural of person
English - Turkish

Definition of plural of person in English Turkish dictionary

people
millet

İngilizler becerikli bir millettirler. - The English are a practical people.

Almanlar tutumlu bir millettir. - Germans are a frugal people.

people
ulus

Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur. - Jews are a people chosen by God.

Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır. - This is what they have in common with other peoples.

people
insanlar

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

Seyahat, insanları bilgili yapar. - Traveling makes people knowledgeable.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünya aptal insanlarla dolu. - The world is full of dumb people.

Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar. - A lot of people want peace all over the world.

people
beşer
people
kalabalık

Caddede bir kalabalık var. - There is a crowd of people on the street.

İnsanları işaret etmek kalabalıktır. - It is rude to point at people.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar. - Tom does impersonations of famous people.

Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır. - Generosity is innate in some people.

people
ümmet
people
kimse

Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı. - There were cars burning, people dying, and nobody could help them.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız. - We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.

people
kişi

Yüz elli kişi maraton yarışına girdi. - One hundred and fifty people entered the marathon race.

Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi. - Only a few people showed up on time.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
plural of person

    Hyphenation

    plu·ral of per·son

    Turkish pronunciation

    plûrıl ıv pırsın

    Pronunciation

    /ˈplo͝orəl əv ˈpərsən/ /ˈplʊrəl əv ˈpɜrsən/
Favorites