Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

plentiful, abounding with or in

listen to the pronunciation of plentiful, abounding with or in
English - Turkish

Definition of plentiful, abounding with or in in English Turkish dictionary

abundant
{s} bol

Bol gıda malzemeleri var. - There are abundant food supplies.

Alp çiçekleri burada boldur. - Alpine flowers are abundant there.

abundant
{s} bereketli
abundant
{s} verimli

Ağaç meyve bakımından verimlidir. - The tree is abundant in fruit.

abundant
çok

Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar. - Very large windows assure abundant natural daylight.

Şu ülkede petrol çoktur. - Oil is abundant in that country.

abundant
mebzul abundantly bol bol
abundant
{s} dolu
abundant
{s} bereketli; feyizli
English - English
{a} abundant