Bitkilerin acı hissetmesinin olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that plants feel pain.
Bitkileri sulamazsan , solarlar.
- If you don't water the plants, they will wither.
Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.
- First of all, we have to plant all these seeds.
Nisan ayı sebze tohumlarınızın çoğunu ekmek için en iyi zamandır.
- April is the best time to plant most of your vegetable seeds.
Bahçeye ağaç dikmek zorundayım.
- I have to plant trees in the garden.
Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
- The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
Şirketimiz Rusya'da yeni bir kimya tesisi kurmayı planlıyor.
- Our company is planning to build a new chemical plant in Russia.
Ham petrol bu fabrikada arıtılır.
- Crude oil is refined at this plant.
Babası bir traktör sürücüsüydü ve annesi bir tekstil fabrikasında çalıştı.
- Her father was a tractor driver and her mother worked in a textile plant.
Boston'da bir işletmemiz var.
- We have a plant in Boston.
İşte bir atom enerji santrali.
- Here is an atomic power plant.
Fukushima No.1 nükleer santralinde, depremden hemen sonra bütün reaktörler durdu.
- At the Fukushima No.1 nuclear power plant, all the reactors stopped just after the quake.
Soğuk hava birçok bitkinin çiçek açmasını engeller.
- Cold weather keeps many plants from blooming.
Bitkiler olmasaydı, biz yaşayamazdık.
- If it were not for plants, we wouldn't be able to live.
The new guy turned out to be a plant.
Oraya fidan ekmeye gittik.
- We went there to plant saplings.
Kaç tane fidan satın aldın?
- How many plants did you buy?
Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.
- The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
- In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
Bahçeye ağaç dikmek zorundayım.
- I have to plant trees in the garden.
Biz daha çok çiçek dikmemiz gerekir.
- We should plant more flowers.
The garden had a couple of trees, and a cluster of colourful plants around the border.
Plant your feet firmly and give the rope a good tug.
O’Sullivan risked a plant that went badly astray, splitting the reds.
That gun's not mine! It was planted there by the real murderer!.
... plants and animals are more plentiful, ...
... to domestication, both plants and animals. ...