place to stand in; station; stand

listen to the pronunciation of place to stand in; station; stand
English - Turkish

Definition of place to stand in; station; stand in English Turkish dictionary

standing
(Ticaret) devamlılık
standing
akmaz
standing
geçerlilik
standing
devam

Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti. - It was all I could do to keep standing.

Çocuk bir süre durmaya devam etti. - The boy kept standing for a while.

standing
süreklilik
standing
devamlı
standing
ayakta duran

Orada ayakta duran kız kız kardeşim Sue'dur. - The girl standing over there is my sister Sue.

Ayakta duranların hepsi erkekti. - Those standing were all men.

standing
süreklilik/mevki
standing
{i} mevki
standing
{i} yer

Tom Mary'nin durduğu yere doğru yürüdü. - Tom walked over to where Mary was standing.

Tom durduğu yerden gölü göremiyordu. - Tom couldn't see the lake from where he was standing.

standing
{s} sürekli
standing
sürekli/durgun/duran
standing
{i} geçmiş
standing
{s} her zaman geçerli olan
standing
{s} durgun
standing
{i} itibar
English - English
standing