Bunun keyfini çıkaracaksın.
- You'll get a kick out of it.
O dikkatsiz araç kullanmanın keyfini çıkarır.
- He gets a kick out of reckless driving.
Ben dalmaktan heyecan duyuyorum.
- I get a kick from diving.
Sadece heyecan olsun diye yaşlı bayanı öldürdü.
- He killed the old lady just for kicks.
Bu atın çifte atmayacağını umuyorum.
- I hope this horse doesn't kick.
Ben çok üzgünüm. Niyetim sana tekme atmak değildi.
- I'm so sorry. I didn't mean to kick you.
The first time I saw Deep Water, the trace of mystery in the Crowhurst affair gave the movie a kick of excitement.