Gittikçe daha fazla doktor yeni ilaçlar kullanmaya başladı.
- More and more physicians have begun to use the new medicines.
Doktor hastasına biraz ilaç yazdı.
- The physician prescribed his patient some medicine.
Tıp öğrenimi yapması için onun doktor babasının teşvikini reddettikten sonra Hawking onun yerine Matematik ve fizik üzerinde konsantre olmayı seçti.
- Rejecting the urging of his physician father to study medicine, Hawking chose instead to concentrate on mathematics and physics.
Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.
- Jim was afraid of physical labor.
Tekerlekli sandalye bedensel engelli insanlara daha fazla hareket özgürlüğü verir.
- Wheelchairs give people with physical disabilities more mobility.
Fiziksel durumu iyidir.
- He is in good physical condition.
Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür.
- Women are physically weaker than men.
Çakralar sürekli dönüyor. Eğer olmasalar, fiziksel beden mevcut olamazdı.
- The chakras are constantly spinning. If they weren't, the physical body couldn't exist.
Biz asla somut değildik.
- We never were physical.
Tom yılda bir kez sağlık kontrolü yaptırır.
- Tom gets a physical once a year.
Ben bir sağlık kontrolü yaptırdım.
- I had a physical checkup.
Ben yılda bir kez fizik muayene olurum.
- I get a physical examination once a year.
Son fiziksel muayeneni ne zaman yaptırdın?
- When did you have your last physical examination?
Fizik hakkında çok fazla bilgim yok.
- I don't have much knowledge of physics.
Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.
- As usual, the physics teacher was late for class.
This team plays a very physical game, so watch out.
It's not so much a physical place as a state of mind.
The physics of car crashes would not let Tom Cruise walk away like that.
Newtonian physics was extended by Einstein to explain the effects of travelling near the speed of light; quantum physics extends it to account for the behaviour of atoms.