Bir fotoğrafçı, benim evimin bir fotoğrafını çekti.
- A photographer took a photograph of my house.
Fotoğrafçılık, şimdi sanatın yeni bir formu olarak kabul edilmektedir.
- Photography is now considered a new form of art.
Puro içen bir eşeği fotoğraflamak için yapılan tüm girişimler başarısız oldu.
- All attempts to photograph a donkey smoking a cigar failed.
Onlar her şehri fotoğraflamak istiyor.
- They want to photograph every city.
O bir fotoğrafik hafızaya sahip.
- She has a photographic memory.
Tom fotoğrafik bir hafızaya sahip.
- Tom has a photographic memory.
She photographs well. The camera loves her.
This shop stocks all the latest photographic equipment.
I hope it is an old picture or a very beautiful photomontage.
- I hope it is an old photograph or a very beautiful photomontage.
A photograph can't explain the reasons.
- A photograph cannot explain the reasons.