pestilent

listen to the pronunciation of pestilent
English - Turkish
öldürücü
bulaşıcı
rahatsız edici
nahoş
k.dili. sıkıcı
ahlaka zararlı
{s} baş belâsı
{s} zararlı
(Tıp) Tehlikeli, öldürücü, salgın bulaşıcı
bulaşıcı hastalık getiren
{s} tehlikeli
sıkıcı
annoying
kızdırarak
annoying
musallat
annoying
baş ağrıtıcı
annoying
sinirlendirici
annoying
{i} sinirlendirme
annoying
can sıkıcı

Gerçekten can sıkıcısın. - You are really annoying.

Arkadaşlarım her zaman benim sakin olduğumu söyler fakat ailem her zaman can sıkıcı olduğumu söyler. - My friends always say I'm too calm, but my family always says I'm too annoying.

annoying
{f} sinirlendir

Kız kardeşini niçin sinirlendiriyorsun? - Why are you annoying your sister?

annoying
taciz edici
annoying
{s} başağrıtıcı
annoying
{s} rahatsız edici

Ses rahatsız edici ama insan vücudu için zararsızdı. - The sound was annoying but harmless to the human body.

Bitişik komşudan gelen müzik yüksek ve rahatsız ediciydi. - The music coming from next door was loud and annoying.

annoying
{s} göze batan
annoying
{s} sıkıntılı
annoying
{s} sıkıntı veren; sinir bozucu, sinir
annoying
{s} kızdırıcı
English - English
harmful to morals or public order
annoying
highly injurious or destructive to life: deadly
having a malign influence or effect
{a} infectious, pernicious
Pestilential; noxious; pernicious; mischievous
likely to spread and cause an epidemic disease; "a pestilential malignancy in the air"- Jonathan Swift; "plaguey fevers"
exceedingly harmful
likely to spread and cause an epidemic disease; "a pestilential malignancy in the air"- Jonathan Swift; "plaguey fevers
{s} deadly, fatal; contagious, infectious
Pestilently
pestilentially
pestilently
In a pestilent manner; mischievously; destructively
pestilently
epidemically, like a plague; fatally, in a deadly manner
Turkish - English

Definition of pestilent in Turkish English dictionary

pestil
dried fruit pulp
pestil
dried layers of fruit pulp