English - Turkish
Definition of pes in English Turkish dictionary
- ayak
- (Askeri) hazırlılık değerlendirme sistemi (preparedness evaluation system)
- (Tıp) (Pedes). Ayak
- pes planus
- (Tıp) düz taban
- pes abductus
- talipes valgus
- pes adductus
- talipes varus
- pes cavus
- talipes cavus
- pes planus
- düztabanlık
- pes etmek
- give in, throw in the towel, throw up the sponge, cry uncle
- pes of
- pesler
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of pes in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) f. Arka, art, geri
- (Osmanlı Dönemi) Öyle ise, imdi
- Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için veya birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılan bir söz
- Hafif, yavaş sesle söylenen: "Nihayet Zehra kapıya doğru yürüyünce pesten, sevinçli seslerle söyleşerek arkasından giderler."- R. H. Karay
- Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için veya birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılır
- Hafif, yavaş sesle söylenen
- kalın
- PES Ü PİŞ
- (Osmanlı Dönemi) Arka ve ön
- pes etmek
- Yenileceğini anlayıp sırtının yere gelmesini istemeyen pehlivan, yenildiğini kabul anlamına ya "pes ediyorum" demek, ya da hasmının kispetine eliyle vurarak işaret vermek
- pes etmek
- Yenilgiyi kabul etmek, pes demek
- pes etmek
- Birinin aşırı kurnazlığı karşısında ancak bu kadar olur inancına varmak
Related Terms
English - English
Definition of pes in English English dictionary
- IEEE Power Engineering Society
- polyethersulfone
- Pro Evolution Soccer|Pro Evolution Soccer]]
- polyester
- the hoof of a quadruped
- clubfoot or talipes
- the foot of a human
- Pharmaceutical Evaluation Section
- Public Expenditure Survey
- Packetized Elementary Stream: In MPEG-2, after the media stream has been digitized and compressed, it is formatted into packets before it is multiplexed into either a Program Stream or Transport Stream
- Polyethersulphone
- the foot of a human being; "his bare feet projected from his trousers"; "armored from head to foot"
- The distal segment of the hind limb of vertebrates, including the tarsus and foot
- Promotion Eligibility Status
- Personal Earth Station
- foot
- Public Employment Service
- {i} foot; part that resembles a foot (Medicine)
- pes anserinus
- (Tıp, İlaç) The combined tendinous insertion on the medial aspect of the tuberosity of the tibia of the sartorius, gracilis, and semitendinosus muscles
- pes planus
- Flat feet, also called pes planus or fallen arches, is a condition in which the arch of the foot collapses, with the entire sole of the foot coming into complete or near-complete contact with the ground. In some individuals (an estimated 20-30% of the general population) the arch simply never develops in one foot (unilaterally) or both feet (bilaterally). It should be noted that being flatfooted does not decrease footspeed. Horses can also develop flat feet
- pes planus
- bodily defect characterized by flatness of the arch of the foot
Related Terms
Turkish - English
Definition of pes in Turkish English dictionary
- low
Tom has a low-pitched voice.
-Tom'un pes bir sesi var.
- low-pitched
Tom has a low-pitched voice.
-Tom'un pes bir sesi var.
- i give up!
All right, fine. That's it; I give up. You win. I'm leaving. I hope you're satisfied.
-Pekala, tamam. Bu kadar; Pes ediyorum. Sen kazanıyorsun. Ayrılıyorum. Umarım sen de tatmin olmuşsun.
I give up. No matter what I do, you never seem to be satisfied.
-Pes. Ben ne yaparsam yapayım, asla memnun gibi görünmüyorsun.
- this is the limit!
- soft, low (in pitch and volume)
- deep
Tom has a deep voice.
-Tom'un pes bir sesi var.
- bass
- grave
- soft
- low, soft, low-pitched
- (speaking) softly
- low pitched
- pes etmek
- give in
- pes etmek
- give up
I don't want to give up yet.
-Henüz pes etmek istemiyorum.
- pes (ses)
- deep
- pes demek
- give in
- pes etmek
- knuckle down
- pes etmek
- say uncle
- pes etmek
- cry small
- pes etmemek
- stand firm
- pes etmemek
- stand fast
- pes etme
- Do not give up
- pes etmek
- Give up, throw in the towel, throw up the sponge, cry uncle
- pes etmek
- Give in, throw in the towel
- pes etmek
- to give up
I don't want to give up yet.
-Henüz pes etmek istemiyorum.
- Pes doğrusu
- That beats all
- pes demek
- to give in, to say uncle
- pes doğrusu
- too much of a good thing
- pes etme durumu
- seposition
- pes etmek
- throw up the sponge
- pes etmek
- throw in the towel
- pes etmek
- cry uncle
- pes etmek
- to cry small, to give in
- pes ettirmek
- (deyim) bring someone to his knees
- pes olarak
- low
- pes perdeden konuşmak
- 1. to speak softly. 2. to explain something in a gentle way, express something tactfully
- pes perdeden konuşmak
- speak softly
- pes perdeden konuşmak
- to speak softly
- pes ses
- chest note
- pes ses tonu
- drone
- pes sesli
- lowpitched
- pes etmek
- {f} surrender
- pes etmek
- {f} succumb
- pes etmek
- given up
- en pes nota
- ground note
- göğüsten çıkan en pes nota
- chest note
- göğüsten çıkan en pes sesler
- chest register
- kolay pes eden
- quitter
- pes etme
- yield
- pes etmek
- {f} cave
- pes etmek
- {f} knuckle under
Related Terms
pes
Pronunciation
Etymology
[ 'pA ] (noun.) 1823. Hebrew pE.Resimler
History
Favorites