Çok fazla sayıda askerler ve siviller öldürüldü.
- Huge numbers of soldiers and civilians were killed.
Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
Eğer tarih bize bir şey öğrettiyse, o da özel mülkiyetin medeniyetin ayrılmaz bir parçası olduğudur.
- If history could teach us anything, it would be that private property is inextricably linked with civilization.
Tom Akdenizin eski medeniyetlerinin öğrenimini görüyor.
- Tom is studying the ancient civilizations of the Mediterranean.
O, medeni haklarından mahrum edildi.
- He was deprived of his civil rights.
Ona kibar bir cevap yazacağım.
- I will write him a civil answer.
Yerini yaşlı adama teklif etmesi, onun nazik bir davranışıydı.
- It was civil of him to offer his seat to the old man.
Bir iç savaş tehlikesi vardı.
- There was a danger of civil war.
Bu bir iç savaş engelledi.
- It prevented a civil war.