personal property; wealth

listen to the pronunciation of personal property; wealth
English - Turkish

Definition of personal property; wealth in English Turkish dictionary

possessions
dünya nimeti
possessions
dünya malı

Başkaları ile hoşnutsuzluk içinde yaşamaktansa dünya malından vazgeçmek daha iyi. - Better to give up possessions than to live in discontent with others.

possessions
var

Sami bütün varlıklarını geride bıraktı. - Sami left all of his possessions behind.

possessions
mal mülk
possessions
servet

O, bütün servetini kaybetti. - He lost all his possessions.

Bütün servetimi bağışlayacağım. - I'm going to give all my possessions away.

possessions
sömürge/mal
possessions
{i} mülk
possessions
{i} mal

Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir. - Happiness isn't merely having many possessions.

Başkaları ile hoşnutsuzluk içinde yaşamaktansa dünya malından vazgeçmek daha iyi. - Better to give up possessions than to live in discontent with others.

possessions
{i} varlık

Sami bütün varlıklarını geride bıraktı. - Sami left all of his possessions behind.

English - English
{i} possessions
personal property; wealth
Favorites