person, human, human being

listen to the pronunciation of person, human, human being
English - Turkish

Definition of person, human, human being in English Turkish dictionary

someone
birisi

Birisi onun kolundan tuttuğunda o korkudan çığlık attı. - She screamed with horror as someone took hold of her arm.

Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı. - A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.

person, human being
kişi
someone
bir kimse

Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor. - A certain someone is being awfully fragile today.

O, şüpheleneceğin bir kimse değildi. - He wasn't someone you'd suspect.

someone
şahsiyet
someone
biri

Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen. - You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.

Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış. - Someone has ripped out the first three pages of this book.

someone
kimse

Neden kimse Tom'a yardım etmedi? - Why didn't someone help Tom?

Sıkılmış bir yumrukla kimsenin elini sıkamazsın. - You can't shake someone's hand with a clenched fist.

someone
önemli kimse
English - English
{i} someone
person, human being
{i} human
person, human, human being
Favorites