person, animal or plant living at a location or in an area

listen to the pronunciation of person, animal or plant living at a location or in an area
English - Turkish

Definition of person, animal or plant living at a location or in an area in English Turkish dictionary

resident
{i} sakin

Bu kasabanın sakinleri çok dindar ve vatansever insanlar. - The residents of this town are deeply religious and patriotic people.

Edo sakinleri için yılın ilk palamudu borç para almak anlamına gelse bile alınması gereken bir şeydi. - For the residents of Edo, the first bonito of the year was something that had to be bought, even if it meant borrowing money.

resident
{i} yerleşmiş olan kimse
resident
{i} ikamet eden kimse
resident
{s} yerleşmiş
resident
kalıcı
resident
yurtiçinde yerleşik
resident
şantiye
resident
{i} oturan

Oturanların yarısından fazlası plana karşı çıkıyor. - More than half the residents are opposed to the plan.

Oturanlar gürültü hakkında şikayette bulundular. - The residents made complaints about the noise.

resident
(isim) oturan, oturan kimse, ikamet eden kimse, sakin, yerli, yerleşmiş olan kimse, stajyer doktor, genel vali (sömürge)
resident
{s} göç etmeyen
resident
(Avrupa Birliği) mukim, ikamet eden
resident
{s} aslında bulunan
resident
(sıfat) oturan, yerlisi, yerleşmiş, göç etmeyen
resident
{i} stajyer doktor
resident
{i} sakin, bir yerde oturan kimse
resident
{i} yerli
resident
{i} oturan kimse
resident
bir sömürgede veya himaye altında bulunan bir memlekette hami devlet mümessili
English - English
resident
person, animal or plant living at a location or in an area
Favorites