O ısrarla evimin kapı zilini çaldı.
- He persistently rang my house's doorbell.
Hata yapmak insana mahsustur ama hatada ısrar etmek şeytanidir.
- To err is human, but to persist in error is diabolical.
Ben çok ısrarlı olabilirim.
- I can be very persistent.
Tom ısrarlı, değil mi?
- Tom is persistent, isn't he?
Tom çok kalıcı, değil mi?
- Tom is very persistent, isn't he?
Sabırlı ve ısrarcı ol. Bu şeyler zaman alır.
- Be patient and persistent. These things take time.
Tom çok inatçı değildi.
- Tom wasn't very persistent.
İnatçı bir öksürüğüm var.
- I have a persistent cough.
Biz sürdürmek istiyoruz.
- We intend to persist.
Sen süreklisin, değil mi?
- You're persistent, aren't you?
Burada devamlı bir ağrı var.
- I have a persistent pain here.
Çocuk fikrinde ısrar etti.
- The boy persisted in his opinion.
Bayan böyle eski moda bir gömlek giymekte ısrar etti.
- The lady persisted in wearing such an old-fashioned shirt.
Burada devamlı bir ağrı var.
- I have a persistent pain here.
Tom çok inatçı değildi.
- Tom wasn't very persistent.
Sen çok inatçısın, değil mi?
- You're very persistent, aren't you?
This would not be saved after his session terminates because we don't have an actual user identity to allow us to persist the settings.
There was a persistent knocking on the door.
She has had a persistent cough for weeks.