Onun göz yaşları onun aklını karıştırdı.
- Her tears perplexed him.
Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.
- Sami asked Layla a perplexing question.
Sami, Leyla'ya kafa karıştırıcı bir soru sordu.
- Sami asked Layla a perplexing question.
Tom'un bir şey tarafından aklı karışmış.
- Tom is perplexed by something.
Tom'un bir şey tarafından aklı karışmış.
- Tom is perplexed by something.
Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.
- Sami asked Layla a perplexing question.
Tom kafası karışmış görünüyordu.
- Tom seemed to be perplexed.
Tom kafası karışmış görünüyordu.
- Tom looked perplexed.
O son derece şaşırmıştı.
- He was utterly perplexed.