perimeter.
perinatal.
I don't believe in fairy tales.
- Ben peri masallarına inanmıyorum.
Fiction is as old as fairy tales and myths.
- Kurgu peri masalları ve mitler kadar eski.
This house is said to be haunted by spirits.
- Bu evin ruhlar tarafından perili olduğu söyleniyor.
It was like a fairytale.
- O bir peri masalı gibiydi.
She looked like a fairy in her beautiful white dress.
- Güzel beyaz elbisesi içinde bir peri gibi görünüyordu.
Just as the fairy tale finished, the child had already fallen asleep.
- Peri masalı bittiğinde, çocuk çoktan uykuya dalmıştı.
This is my favorite fairy tale.
- Bu benim en sevdiğim peri masalıdır.
Fairies exist only in fairy tales.
- Periler yalnızca peri masallarında vardırlar.
The fairies danced in wispy gowns.
- Periler incecik önlükle dans etti.