perceived, beheld, skilled, versed

listen to the pronunciation of perceived, beheld, skilled, versed
English - Turkish

Definition of perceived, beheld, skilled, versed in English Turkish dictionary

seen
görülen

Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi. - The rising sun seen from the top was beautiful.

Görülen bir şey, asla görülmemiş gibi olmaz. - What has been seen can not be unseen.

seen
gözükmek
seen
görülmek

Onunla görülmek istemiyorum. - I don't want to be seen with him.

Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu. - Tom didn't want to be seen with Mary.

seen
{f} gör

Son zamanlarda onu görmedim - I have not seen him lately.

Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım. - I turned off the TV because I had seen the movie before.

seen
görüldü

O, evin dışına giderken görüldü. - He was seen going out of the house.

Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler. - The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.

seen
f., bak. see 1
English - English
{a} seen
perceived, beheld, skilled, versed
Favorites