Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
- Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor.
- It makes my head swim to hear you say that.
Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
- I don't want to hear any more excuses.
O kötü işitmekten özürlü.
- She is handicapped by poor hearing.
Üzerinde çalıştığım yeni şarkıyı dinlemek ister misin?
- Do you want to hear the new song I'm working on?
Üzerinde çalıştığım yeni şarkıyı dinlemek ister misin?
- Would you like to hear the new song I'm working on?
Tom'un Fransızca öğrenmek istediğini duydum.
- I heard that Tom wanted to learn French.
Herkes kelimeleri ezbere öğrenmek zorunda.
- Everyone has to learn the words by heart.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
- I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
- I'm looking forward to hearing from you soon.
Ben haftalardır senden haber almak için can atıyorum.
- I've been looking forward to hearing from you for weeks.