Tom Mary'ye en genç kızı için ne zaman bir çift yeni ayakkabı alacağını sordu.
- Tom asked Mary when she was going to buy a new pair of shoes for her youngest daughter.
Gençken yeni bir dil öğrenmek daha kolay.
- It's easier to learn a new language when you are young.
Gençler yaşlılara saygı göstermeliler.
- The young should respect the old.
Gençler, kendilerini bir şeye yaşlı insanlardan daha çabuk adapte ederler.
- Young people adapt themselves to something sooner than old people.
Mektup bana gençlik günlerimi hatırlattı.
- The letter reminds me of my young days.
Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.
- Your story reminded me of my younger days.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
O sağlam genç bir adam.
- He is a robust young man.
Bazı hayvanlar yavrularını yerler.
- Some animals eat their young.
Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var.
- Kangaroos have a strange method of carrying their young.
O, benden beş yaş küçük.
- She is five years younger than me.
Küçük erkek kardeşim TV izliyor.
- My younger brother is watching TV.