İşteki başarısızlığı onu beş parasız bıraktı.
- His failure in business left him penniless.
Beş parasız değilsin.
- You're not penniless.
Sorun onun beş parasız olmasıdır.
- The problem is that he is penniless.
Onun işi başarısız olduğunda, o beş parasız kaldı.
- When his business failed, he was left penniless.
Tom'un kendi adına bir kuruşu yok.
- Tom doesn't have a penny to his name.
Onun fikirleri ona bir tek kuruş kazandırmadı.
- His ideas never earned him a single penny.
Onun cebinde bir peni bile yoktur.
- He doesn't even have a penny in his pocket.
Düşünceleriniz için bir peni.
- A penny for your thoughts.
A dollar and a quarter seems a small sum, but if you are absolutely penniless it might as well be a thousand.
Zach and Ben had only been at college for a week when their door was pennied by the girls down the hall.