pençe pençe

listen to the pronunciation of pençe pençe
Turkish - Turkish
Genişçe ve sık lekeler durumunda, yer yer kırmızı (yanak)
şir-i pençe
Bkz. şirpençe
PENÇE
(Osmanlı Dönemi) f. El ayası ile beş parmağın tamamı
PENÇE
(Osmanlı Dönemi) Mc: Kuvvet. Savlet, satvet
PENÇE
(Osmanlı Dönemi) Eskiden Şark hükümdarlarının imza yerine ellerini kırmızı boyaya sürüp, kâğıdın üstüne basmalarıyla olan şekil, tuğra
PENÇE
(Osmanlı Dönemi) Hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları
pençe
Ayakkabının tabanındaki kösele
pençe
Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç: "Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmağa başlıyordu."- Y. K. Karaosmanoğlu
pençe
Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları: "Kuş, beni görünce korktu, pençesinde yılanla havalandı."- M. Ş. Esendal
pençe
El
pençe
Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları
pençe
(Osmanlı Dönemi) el ayası ile beş parmağın tamamı
pençe
Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç
pençe
El: "Bir yumruğunu gırtlağıma dayadı, bir pençesiyle kalbimi kavradı."- A. Gündüz
çakır pençe
Tuttuğunu koparan, giriştiği veya ele aldığı her işi başaran, becerikli (kimse)
English - Turkish

Definition of pençe pençe in English Turkish dictionary

pençe-i al-i aba
(Din) Ehl-i beyt'in toplandığı yüce pençe. Bir eldeki parmaklar, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Fatmayı simgelerler
pençe-i ali aba
EHL-İ BEYT (HZ MUHAMMED S.A.V HZ ALİ,HZ FATIMA,HZ,HASAN,HZ HÜSEYİN.)