She painted the wall pink.
- O, duvarı pembe boyadı.
We all laughed at his pink tuxedo.
- Hepimiz onun pembe smokinine güldük.
She looks at the world through rose-colored glasses.
- Hayata pembe gözlüklerle bakıyor.
Pink and rose are similar colors.
- Pembe ve gül benzer renklerdir.
She looks at the world through rose-colored glasses.
- Hayata pembe gözlüklerle bakıyor.
The color is purple rather than pink.
- Renk pembeden daha çok mor.
The color is purple rather than pink.
- Renk pembeden ziyade mordur.
The tall man wore a pink carnation in his lapel.
- Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.