pekse

listen to the pronunciation of pekse
Turkish - English
If so
pek
quite

I'm not quite sure what to do. - Ne yapacağımdan pek emin değilim.

Actually, I'm not quite sure. - Aslında pek emin değilim.

pek
so
pek
eminently
pek
much

Between you and me, Tom's idea doesn't appeal to me very much. - Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor.

It doesn't make much sense to me, but Tom has decided not to go to college. - Bana pek mantıklı gelmiyor fakat Tom koleje gitmemeye karar verdi.

pek
eminent
pek
damned
pek
fairly
pek
right

All right. I'm leaving. - Pekala. Şimdi gidiyorum.

All right, I'm listening. - Pekala, ben dinliyorum.

pek
most

If you look from afar, most things will look nice. - Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.

If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life. - O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.

pek
rather
pek
a lot

This dictionary contains a lot of information. - Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.

We played a lot of games at the party. - Partide pek çok oyun oynadık.

pek
scarcely
pek
strongly
pek
very

I'm not very particular about food. - Yemek hakkında pek müşgülpesent değilim.

Between you and me, Tom's idea doesn't appeal to me very much. - Aramızda kalsın, Tom'un fikri bana pek cazip gelmiyor.

pek
lot

The flood caused a lot of damage. - Sel pek çok zarara neden oldu.

Tom doesn't have a whole lot of time. - Tom'un pek çok zamanı yoktu.

pek
not much

There is not much more to say. - Söylenecek pek fazla şey yok.

I'm really not much of a cook. - Ben gerçekten pek aşçı değilim.

hangi taş pekse/katıysa, başını ona vur
(Konuşma Dili) 1. Nothing can be done to help you; and if you don't believe me, go ask my boss. 2. You're to blame for the mess you're in, so don't come crying to me! Seni/Sizi
pek
very, extremely
pek
very much, a lot, quite, fairly, rather, very
pek
very much, a great deal
pek
strong, sound
pek
jolly
pek
(moving) fast, speedily
pek
rattling
pek
hard, firm
pek
unyielding, rigid
pek
spanking
pek
ever so
pek
firm

The first time, she wasn't very firm with him. - İlk kez, onunla pek sıkı değildi.

pek
stiff
Turkish - Turkish

Definition of pekse in Turkish Turkish dictionary

pek
Sağlam, dayanıklı: "İnsan gülden nazik, taştan pektir."- H. R. Gürpınar
pek
Hızlı olarak
pek
Gereken, beklenen veya alışılmış olandan çok: "Pek beğendikleri ve pek sevdikleri hâlde aldatırlar."- H. C. Yalçın
pek
Bir kedi grubundaki lider kedi
pek
Sağlam, dayanıklı
pek
Gereken, beklenen veya alışılmış olandan çok
pek
Sert, katı
pekse
Favorites