pekâlâ

listen to the pronunciation of pekâlâ
Turkish - English
well enough
jolly well
most certainly: Pekâlâ yapacağım. I shall most certainly do it
all right, well, very well, okay, good
very well: Beni pekâlâ anladı. He understood me very well
perfectly good, quite adequate: Pekâlâ bir saat. Nesini beğenmiyorsun? It's a perfectly good watch. What don't you like about it?
If that's so, then ...?: Pekâlâ, niçin öyle yapmadın? If that's so, then why didn't you do it that way?
All right./Okay./Very well
okay

Okay, I'm leaving now. - Pekâla, şimdi gidiyorum.

very well

Very well, we'll make allowance in your case. - Pekala, durumunuza anlayış göstereceğiz.

good

Well, aren't you going to kiss Tom goodbye? - Pekala, Tom'a veda öpücüğü vermeyecek misin?

well

Well, I'll only take toast and coffee. - Pekala, ben sadece tost ve kahve alacağım.

Well... My house isn't big enough. - Pekala... Evim yeterince büyük değildir.

bloody well
damn well
Turkish - Turkish
Benzerlerinden aşağı olmayan. "Dediğin gibi olsun", "öyle kabul edelim" anlamında genellikle bir itiraz cümlesinden önce getirilir
Karşı durum alınacağını anlatan cümlelerin başına getirilir
"Dediğin gibi olsun", "öyle kabul edelim" anlamında genellikle bir itiraz cümlesinden önce getirilir
Benzerlerinden aşağı olmayan
Karşı durum alınacağını anlatan cümlelerin başına getirilir. Çok iyi: "Hâlbuki, yalının rehinde olduğunu pekâlâ işitmiştim."- Y. K. Karaosmanoğlu
Çok iyi
pekâlâ
Favorites