Tom followed behind Mary, carrying two suitcases.
- Tom iki valiz taşıyarak Mary'nin peşinden gitti.
A cat ran after a mouse.
- Kedi, bir farenin peşinden koştu.
They are after happiness.
- Onlar mutluluğun peşindeler.
Men tire themselves in pursuit of rest.
- İnsanlar kendilerini dinlenme peşinde yorarlar.
You shouldn't live merely in pursuit of your own happiness.
- Sadece kendi mutluluğunuzun peşinde yaşamamalısınız.
End violence; pursue peace.
- Şiddete son ver; barışın peşinden koş.
People pursue more freedom and equality.
- İnsanlar daha fazla özgürlük ve eşitlik peşinde.
Tom could be after your job.
- Tom senin işinin peşinde olabilir.
Tom followed behind Mary.
- Tom Mary'nin peşini bırakmadı.
Tom followed behind Mary, carrying two suitcases.
- Tom iki valiz taşıyarak Mary'nin peşinden gitti.