pazarlık!

listen to the pronunciation of pazarlık!
Turkish - English
negotiable!
bargain

He drives a hard bargain. - O sıkı pazarlık yapar.

Tom didn't get what he bargained for. - Tom pazarlık ettiği şeyi almadı.

{i} haggle

We can haggle over price later. - Daha sonra fiyat üzerine pazarlık yapabiliriz.

(Hukuk) deal
bargaining

There will be no bargaining on this issue. - Bu konuda pazarlık olmayacak.

Tom is good at bargaining the price down. - Tom fiyat üzerinde pazarlık yapmada iyidir.

negotiation
haggling

Do you like haggling? - Siz de pazarlık yapmayı sever misiniz?

dicker
higgling
pennyworth
bargaining, bargain
horse trading
chaffer
Turkish - Turkish
Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme
Bazı kolaylıklar elde etmek veya daha iyi bir çözüme varmak amacıyla yapılan görüşme
Özellikle pazar günleri giyilen şık, gösterişli giysi
Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme. Özellikle pazar günleri giyilen şık, gösterişli giysi: "Yakından ise biraz acayip pazarlığını giymiş, fazla süslenmiş gibiydi."- S. F. Abasıyanık
pazarlık!
Favorites