paylaştırmak

listen to the pronunciation of paylaştırmak
Turkish - English
allot
allocate
distribute
share out
to portion sth out, to carve sth up, to deal sth out, to share, to divide, to apportion
to divide and distribute (something) in shares among (two or more people); to see that (something) is divided and distributed in shares among (two or more people)
sever
serve out
(Hukuk) to distribute
mete out
split
split up
portion out
apportion
deal
deal something out
divide
portion
portion something out
share
carve up
carve
paylaştırma
{i} allocation
paylaştırma
{i} partitioning
paylaştırma
(Bilgisayar) partition
paylaş
{f} shared

I shared my room with sysko. - Ben odamı sysko ile paylaştım.

She shared her piece of cake with me. - O, kek parçasını benimle paylaştı.

paylaş
divvy up
paylaş
{f} sharing

Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation. - Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.

I'm sharing my flat with my brother. - Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.

paylaş
{f} share

The children shared a pizza after school. - Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

paylaştırma
division
üleştirmek, paylaştırmak
to distributive share, to
kura ile paylaştırmak
lot
paylaştırma
sharing out
paylaştırma
apportionment
paylaştırma
(Hukuk) disbursement
paylaştırma
split up
paylaştırma
allotment
paylaştırma
apportion
Turkish - Turkish
Herkese kendi payına düşeni aldırmak veya vermek
parselletmek
paylaştırma
Paylaştırmak işi
paylaştırmak
Favorites