paylaşılan

listen to the pronunciation of paylaşılan
Turkish - English
shared

There are no common properties shared by all games. - Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.

There is a shared language. - Paylaşılan bir dil vardır.

Used by multiple entities or for multiple purposes or in multiple ways
Simple past tense and past participle of share
past of share
have in common; held or experienced in common; "two shared valence electrons forming a bond between adjacent nuclei"; "a shared interest in philately
{s} distributed, divided, apportioned (between two or more people, groups, etc.); jointly held (by two or more people, groups, etc.)
paylaşılan yiyecekler
Commons
paylaş
{f} shared

Personal life of Larry Ewing was shared in a website. - Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.

I shared my room with sysko. - Ben odamı sysko ile paylaştım.

paylaş
divvy up
paylaş
{f} sharing

What happened to the girl you were sharing the bedroom with? - Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?

Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation. - Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.

paylaş
{f} share

Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband. - Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

paylaşılan
Favorites