pay a fine

listen to the pronunciation of pay a fine
English - Turkish
Para cezası ödemek
ceza vermek
ceza ödemek
fine
kıyak
fine
yolunda

Seni temin ederim, her şey yolunda. - I assure you, everything's fine.

Şimdi her şeyin yolunda olduğuna inanıyorum. - I believe everything is fine now.

fine
{f} açılmak
fine
sağlıklı

Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir. - A healthy curiosity is truly a fine thing.

Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu. - She gave birth to a fine healthy baby.

fine
kırıntılar halinde
fine
ince ince

Bayırturpunu soy ve ince ince doğra. - Peel and finely chop the horseradish.

fine
rahat

Rahatla, iyi gidiyorsun. - Relax, you're doing fine.

fine
(Mühendislik) ince

O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı. - She was a girl with finely chiseled features.

O gömleği deneyin; ince pamuktan yapılmıştır. - Try on that shirt. It's made of fine cotton.

fine
çok ince

Bu kahveyi çok ince öğüt. - Grind this coffee very fine.

fine
(fiil) berraklaştırmak, arıtmak, açılmak, berraklaşmak, para cezası vermek
fine
{s} âlâ, mükemmel, üstün
fine
(İnşaat) güzel, ince
fine
çokiyi bir şekil
fine
ucu ucuna
fine
som
fine
(isim) ceza, para cezası
fine
incecik
fine
(zarf) güzel, hoş, iyi, incecik, ucu ucuna
fine
{f} berraklaşmak
fine
{f} berraklaştırmak
English - English
fine
pay a fine
Favorites