After Tom had eaten all the popcorn in the bowl, he went back into the kitchen to pop some more.
- Tom kâsedeki tüm patlamış mısırı yedikten sonra biraz daha patlatmak için mutfağa geri gitti.
You shouldn't pop your bubble gum in class.
- Sınıfta sakızını patlatmamalısın.
The aim of this game is to explode all the bombs on the screen.
- Bu oyunun amacı ekrandaki bütün bombaları patlatmaktır.
The hostage-takers threatened to detonate a bomb.
- Rehin tutanlar bir bomba patlatmakla tehdit etti.
After Tom had eaten all the popcorn in the bowl, he went back into the kitchen to pop some more.
- Tom kâsedeki tüm patlamış mısırı yedikten sonra biraz daha patlatmak için mutfağa geri gitti.
It exploded with a loud noise.
- O, bir gürültü ile patladı.
I'd explain it to you, but your brain would explode.
- Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.
The day before Thanksgiving, the supermarkets are full to bursting.
- Şükran Günü'nden bir önceki gün süpermarketler patlamaya hazır.
They could hear the sounds of shots and exploding shells.
- Atış seslerini ve patlayan kabuk seslerini duyabiliyorlardı.
Our water pipes burst.
- Bizim su boruları patlamış.
The water mains burst due to the earthquake.
- Su şebekesi deprem nedeniyle patladı.
Violence erupted all over the city because of the food shortages.
- Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.
People suffered heavy losses in the eruptions.
- İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.
The time bomb exploded with a loud noise.
- Saatli bomba büyük bir gürültüyle patladı.
It exploded with a loud noise.
- O, bir gürültü ile patladı.