patlak

listen to the pronunciation of patlak
Turkish - English
{i} burst
puncture

My bicycle has a punctured tire. - Bisikletimin tekeri patlak.

burst; torn open; cracked
place where a thing has burst open
explosion; bursting; (lastik) puncture; burst
flat

I offered to fix Tom's flat tire. - Tom'un patlak tekerini tamir etmeyi önerdim.

My bicycle had a flat tire, so I missed the seven o'clock train. - Bisikletimin patlak bir lastiği vardı, bu yüzden yedi trenini kaçırdım.

bursting
explosion
blowout
out breaks
cracky
brust
patlak vermek
erupt
patlak verme
outbreak
patlak vermek
explode
patlak vermek
blow up
patlak göz
popeye, bulging eye
patlak gözlü
bug-eyed
patlak gözlü
goggle-eyed
patlak gözlü
pop eyed
patlak gözlü
popeyed, bug-eyed
patlak gözlü
goggle-eyed, pop eyed
patlak lastik
flat tyre
patlak lastik
flat
patlak teker
flat tire

I've got a flat tire. - Bir patlak tekerim var.

Tom had to walk to school today because his bicycle had a flat tire. - Tom bisikletinin patlak tekeri olduğundan bugün okula yürümek zorundaydı.

patlak verdirmek
set off
patlak verme
outcrop
patlak verme
outburst
patlak verme
eruption
patlak vermek
burst
patlak vermek
outcrop
patlak vermek
break out
patlak vermek
burst out
patlak vermek
1. (for something secret) to be discovered or divulged. 2. (for something unpleasant) to break out
birdenbire patlak vermek
(Dilbilim) break out
patlak vermek
recrudesce
patlak vermek
flare
patlak vermek
suddenly appear
patlak vermek
bust
Turkish - Turkish
Patlamış yer: "Karşısındakini kalpağından ta patlakları gözüken kunduralarına kadar bir süzdü."- Ö. Seyfettin
Galon
Patlayarak açılmış, yırtık, yarık
Patlamış yer
Su fıçısı
bakınız: galon
Yırtık, yarık
Su, boya gibi sıvıları taşımak için, sacdan yapılmış küçük kaplar
patlak göz
Dışarıya doğru biraz fırlamış göz
patlak göz
Gözleri iri ve dışarı fırlamış kimse
patlak
Favorites