past participle of break

listen to the pronunciation of past participle of break
English - Turkish

Definition of past participle of break in English Turkish dictionary

broke
parasız

Tom'un ilk karısı onu aldattı, ve o, Mary ile tanıştığında beş parasızdı. - Tom's first wife fleeced him, and he was broke when he met Mary.

Seninle gitmek istiyorum ama beş parasızım. - I'd like to go with you, but I'm broke.

broke
{s} züğürt

Tom ayın sonuna kadar her zaman züğürt. - Tom is always broke by the end of the month.

Züğürt olmasam onu alırdım. - If I weren't broke, I'd buy it.

broken
bozuk

Benim masa saati bozuk gibi görünüyor. - My clock seems to be broken.

Bozuk radyoyu tamir edebilir misin? - Can you fix the broken radio?

broke
{s} meteliksiz

Tom Mary'nin meteliksiz olduğunu söyledi. - Tom said Mary was broke.

Tom Mary'nin meteliksiz olduğunu söyledi. - Tom says Mary is broke.

broke
{s} beş parasız (Argo)
broke
{f} kır

Düşen at boynunu kırdı. - The horse broke its neck when it fell.

Bu pencere kim tarafından kırıldı? - By whom was this window broken?

broke
eli boş
broken
bozuk konuşma
broken
bozuk yazı
broke
fasıla
broke
{s} cebi delik
broke
f., bak. break
broke
{s} iflas etmiş
broke
dili meteliksiz
broke
break kesil/kes/kırıl/kır
broken
{s} kırık, kırılmış
English - English
broken
broke

Guenther: I guess the hat must have broke my fall.

past participle of
awoken
past participle of
unfastened
past participle of
unblocked