Onun cep telefonu, diğer telefonları engelleyen radyo emisyonu üretti.
- His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones.
Savaş, tarih boyunca sıkıntı üretti.
- War has produced famine throughout history.
Şehir arabalar tarafından üretilen siyah dumanla kirletilmiş.
- The city is contaminated with that black smoke produced by engines with wheels.
Onu Japonya'nın kamu yayıncısı NHK tarafından üretilen bir belgeselde gördüm.
- I saw it in a documentary produced by NHK, Japan' s public broadcaster.