past of live

listen to the pronunciation of past of live
English - Turkish

Definition of past of live in English Turkish dictionary

lived
yaşamış

O şu ana kadar yaşamış büyük bir müzisyendir. - He is as great a musician as ever lived.

Beethoven'ın şimdiye kadar yaşamış olanlar kadar büyük bir besteci olduğunu düşünüyorum. - I think Beethoven is as great a composer as ever lived.

lived
yaşayan

Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı. - Tom bought a bunch of inexpensive cameras to give to children who lived in his neighborhood.

Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi. - He despised those who lived on welfare.

lived
yaşadı

O, ona nerede yaşadığını sordu. - She asked him where he lived.

İşte onun yaşadığı ev. - Here's the house where he lived.

English - English
lived
past of live
Favorites