Gemi hasarlı değildi.
- The ship was not damaged.
Hasarlı saygınlığını onarmayı denedim.
- I tried to repair his damaged prestige.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
- The roof was damaged by the storm.
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
- I tried to repair his damaged prestige.
Rock grubu otel odasına hasar verdi.
- The rock band damaged the hotel room.
Sami, Leyla'nın itibarına hasar verdi.
- Sami damaged Layla's reputation.
Kuraklık oradaki tüm ürünlere zarar verdi.
- The drought damaged all the crops there.
Kaza, arabasının ön tekerlerine zarar verdi.
- The accident damaged her car's front wheels.