Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Mary işi hakkında çok hırslı.
- Mary is very passionate about her work.
Ben işim hakkında hırslıyım.
- I'm passionate about my job.
O, tutkularını bastırdı.
- He subdued his passions.
Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .
- The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it.
Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir.
- Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.