passion; violent emotion

listen to the pronunciation of passion; violent emotion
English - Turkish

Definition of passion; violent emotion in English Turkish dictionary

affection
{i} sevgi

Tom Mary'nin aşkını ve sevgisini nasıl kabul edeceğini bilmiyordu. - Tom didn't know how to accept Mary's love and affection.

Jessie, Joseph'le tokalaştı ve sevgi ile onu selamladı. - Jessie shook Joseph's hand and greeted him with affection.

affection
(Tıp) marazi durum
affection
etkime
affection
(Tıp) hastalık hali
affection
teessür
affection
(Tıp) afet
affection
yakınlık

Beni sevdiğini biliyorum, ama senin için bütün hissettiğim sadece yakınlıktır. - I know you love me, but all I feel for you is just affection.

O, çocukları için sıcak duygusal yakınlık gösteriyor. - He shows warm affection for his children.

affection
(Tıp) maraz
affection
tefani
affection
şefkat

Biraz şefkate ihtiyacım var. - I need a little affection.

Kim sevgi ve şefkat istemez? - Who doesn't want love and affection?

affection
etkileme,sevgi
affection
{i} düşkünlük
affection
{i} şefkât

Biraz şefkate ihtiyacım var. - I need a little affection.

O çok şefkatli bir baba. - He's a very affectionate father.

affection
{i} meyil
affection
{i} muhabbet, şefkat, sevgi
affection
{i} hastalık
affection
(Diş Hekimliği) patolojik veya hastalıklı durum
affection
(Tıp) Hastalık hali veya marazi durum, afet, illet, maraz, afeksiyon; Duygulanım
English - English
affection
passion; violent emotion
Favorites