Bu özel konuyu neden seçtiniz?
- Why did you choose that particular subject?
Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
- I am pleased with this vivid portrait in particular.
Şimdi yapacak belirli bir şeyim yok.
- I have nothing particular to do now.
Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
- Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
Bu bitki Madeira adasına özgüdür.
- This plant is particular to the island of Madeira.
Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.
- The instruction manual describes all the particulars of the camera.
Tom yiyeceği hakkında çok titiz.
- Tom is very particular about his food.
Endişelenme anne. O yemek hakkında titiz değil. O her şey yer.
- Don't worry, Mom. He isn't particular about food. He eats anything.
Nasıl giyineceği hakkında müşkülpesent.
- He is particular about how he dresses.
Yiyeceği hakkında çok müşkülpesenttir.
- He is very particular about his food.
Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.
- The teacher particularly emphasized that point.
Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think Tom is particularly handsome.
Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.
- I'm not particularly keen on this kind of music.
Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.
- The instruction manual describes all the particulars of the camera.
Eğer bir ebeveyn iseniz, çocuklarınız için belli bir iş dalını çok istemenize izin vermeyin.
- If you are a parent, don't allow yourself to set your heart on any particular line of work for your children.
Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
- Tom wasn't feeling particularly talkative.
Ben özellikle onu sevmiyorum.
- I don't particularly like her.
Özellikle bir şiiri hatırlıyorum.
- I remember one poem in particular.
Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
- I want to emphasize this point in particular.
Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.
- The instruction manual describes all the particulars of the camera.
Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.
- The instruction manual describes all the particulars of the camera.
We knew it was named after John Smith, but nobody knows which particular John Smith.
He is very particular about his food and if it isn't cooked to perfection he will send it back.
I don't appreciate your particular brand of cynicism.
I didn't have any particular interest in the book.
or these domesticke and particular broiles, Are not the question heere.
For my own particular, I cannot deny, that whatever I have said upon this occasion, had been more proper in a preface, and more agreeable to the mode which usually directs it there.
The overall plan is well understood, but we still have to work out the particulars.
... government in particular, should be doing? ...
... It's about Buster Posey, a particular player, as well. ...