Partiye davet edilmedik.
- We were not invited to the party.
O, partiye geç geldi.
- He appeared at the party late.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
- The police regarded him as a party to the crime.
Partiye Dan tarafından ev sahipliği yapıldı.
- The party was hosted by Dan.
Bir grup bilim adamı onlarla birlikte gemideydi.
- A party of scientists were on board with them.
Grup dağa çıkmayı başaramadı.
- The party did not succeed in climbing the mountain.
Dan ve Linda bir partiye katılmak için plaja gittiler.
- Dan and Linda went to the beach to attend a party.
Eve geri gitmek istemiyorum. Bir partiye katılmak istiyorum.
- I don't want to go back home. I want to party.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
- Who was at the party beside Jack and Mary?
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
- A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
- A farewell party was held for the executive who was retiring.
O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
- He had led the Republican Party with great success.
Bizim parti için bir yer kiralamalıyız.
- We need to rent a room for our party.
Paul babasının yerine partiye gitti.
- Paul went to the party in place of his father.
Tom ve Mary'yi bir partide birlikte gördüm.
- I saw Tom and Mary at a party together.
Sürpriz oldu, Tom partimize Mary ile birlikte geldi.
- To our surprise, Tom came to our party with Mary.
Ekip sağ salim geri döndü.
- The party returned safe and sound.
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- Outside of him, no one else came to the party.
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- Aside from him, nobody else came to the party.
Parti çok eğlenceli değildi.
- The party wasn't much fun.
O, çok eğlenceli parti için ev sahibine teşekkür etti.
- He thanked the host for the very enjoyable party.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Johnsonlar çok sosyal insanlardır, onlar partilere sık sık ev sahipliği yapmaktan hoşlanırlar.
- The Johnsons are very sociable people, who enjoy hosting parties often.
ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
- The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
Bu anlaşma tüm tarafları bağlıyor.
- This agreement is binding on all parties.
Biz onu akşam yemeği partisine davet ettik.
- We invited him to the dinner party.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
We met some time ago a man that would just do for you, if you were not already engaged to Jonathan. He is an excellent parti, being handsome, well off, and of good birth.
Miss, do you party?” the boy asked. “What?” Jennifer asked back. “Do you smoke? I'll get you some cheap. One American dollar equals forty Jamaican dollars. I'll get you as much of the stuff as you need.”.
We're expecting a large party from the London office.
I can't possibly be a party to that kind of reckless behaviour.
And so the moost party of the castel that was falle doune thorugh that dolorous stroke laye vpon Pellam and balyn thre dayes.
The green party took 12% of the vote.
The contract requires that the party of the first part pay the fee.
A mile back in the forest the tribe had heard the fierce challenge of the gorilla, and, as was his custom when any danger threatened, Kerchak called his people together, partly for mutual protection against a common enemy, since this gorilla might be but one of a party of several, and also to see that all members of the tribe were accounted for.
We partied until the early hours.
The settlers were attacked early next morning by a scouting party.
lingerie party.
We have a party tomorrow evening.
- Yarın akşam bir partimiz var.
I could not go to the party because of illness.
- Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.
Tom is having a birthday bash this weekend.
- Tom bu haftasonu bir doğum günü partisi veriyor.
The Socialist Party only got 18% of the votes.
- Sosyalist Parti oyların sadece% 18'ini aldı.
I think the socialist party will win.
- Bence sosyalist parti kazanacak.
I'm having a little get-together tomorrow at my place. Would you like to come?
- Yarın benim yerimde küçük bir parti veriyorum. Gelmek ister misin?
We were not invited to the party.
- Partiye davet edilmedik.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
The ruling party is running a smear campaign against the opposition.
- İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.
We'll run into her at the party.
- Partide onunla karşılaşacağız.
Let's get together and have a party.
- Toplanalım ve bir parti verelim.
The party was a lot of fun.
- Parti çok eğlenceliydi.
We did a lot of singing and dancing at the party.
- Partide bir sürü şarkı söyledik ve dans ettik.
We played a lot of games at the party.
- Partide pek çok oyun oynadık.
In the past I used to vote for the Democratic ticket, but from now on I'll climb on the Republican bandwagon.
- Geçmişte demokratik parti aday listesi için oy verdim fakat bundan sonra Cumhuriyetçi partiyi destekleyeceğim.
Some states select primary candidates by caucus, while others hold an election.
- Diğerleri bir seçim düzenlerken, bazı devletler parti yönetim kurulu tarafından birincil adaylar seçerler.
He was elected chairman of the caucus in 2002.
- O, 2002 yılında parti yönetim kurulu başkanlığına seçildi.
Parties can be a lot of fun.
- Partiler çok eğlenceli olabilir.
The Johnsons are very sociable people, who enjoy hosting parties often.
- Johnsonlar çok sosyal insanlardır, onlar partilere sık sık ev sahipliği yapmaktan hoşlanırlar.