parlamaz

listen to the pronunciation of parlamaz
Turkish - English
noninflammable
{s} not flammable, does not burn or light up easily; not excitable
parla
shone

My father polished his car till it shone. - Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.

After the death of Caesar, a comet shone for seven days. - Sezar'ın ölümünden sonra, bir kuyruklu yıldız yedi gün boyunca parladı.

parla
{f} shine

The light shines in the darkness. - Işık karanlıkta parlar.

Susan shined her father's shoes. - Susan babasının ayakkabılarını parlattı.

parla
{f} glisten
parla
{f} blaze
parla
{f} sparkle

Her eyes sparkled like diamonds. - Onun gözleri elmas gibi parladı.

Mary's eyes sparkled like diamonds. - Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.

parla
{f} shining

That actress is the shining star in the company. - O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.

The moon is shining brightly tonight. - Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.

parla
{f} glistening
parla
flame

The logs flamed brightly. - Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.

parla
coruscate
Swedish - Turkish

Definition of parlamaz in Swedish Turkish dictionary

pärla
boncuk
pärla
sedef
pärla
inci
Italian - Turkish

Definition of parlamaz in Italian Turkish dictionary

parla
konuşuyor

Sen kimsin ki benimle böyle konuşuyorsun? - Chi sei tu per parlarmi in questo modo?

Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak. - Domani a quest'ora starà parlando con la sua famiglia.